Page 13 - 04
P. 13

BALAST SUYU ARITIM SİSTEMLERİNDE MEVCUT DURUM 11

Sistem 200 m3/saat kapasitede bir arıtma için yaklaşık 21 kW, 1600 m3/saat kapasitede bir
arıtma içinse yaklaşık 112 kW bir güce gereksinim duymaktadır [30].

3.3 Kimyasal Yöntemler

IMO’nun balast suyu arıtımı konusunda belirlediği standartlarında belirtilen bir diğer arıtma
metodu kimyasal madde kullanımıdır. Kimyasal madde, zararlı sucul organizmaları ve
patojenleri üzerinde genel ya da spesifik etkileri olan madde ya da organizmalar olarak
tanımlanır.

3.3.1 Biyositler

Biyositler; içme suyunun arıtılması, atık suyun arıtılması, yüzme havuzlarının suyunun
arıtılması gibi pek çok endüstride mikroorganizmaları öldürmek için kullanılırlar. Biyositler
organizmaların üremesine ve sinir sistemlerine etki ederler, enzim faaliyetlerini durdururlar,
hücre duvarlarını tahrip ederler. İki çeşit biyosit vardır; oksitleyici biyositler ve oksitleyici
olmayan biyositler. Oksitleyici biyositlere örnek olarak klor, klor dioksit, ozon, hidrojen
peroksit, perasetik asit verilebilir. Oksitleyici olmayan biyositler ise gluteraldehit, SeaKleen ve
Acrolen'dir.

Klor, içme suyu arıtımında oldukça yaygın kullanılan bir oksitleyici biyosittir. Klor suya
sıvılaştırılmış klor gazı, sodium hipoklorid, kalsiyum hipokilorid olarak ya da direkt olarak
sudan elektriksel olarak elde edilerek pek çok farklı formda eklenebilir. Balast suyunda bulunan
sucul organizmaları etkisiz hale getirmek için gerekli olan klor miktarı farklılık göstermektedir.
Mikroyosunlar, zooplanktonlar, bakteri ve fitoplanktonlar için bu konsantrasyon 1-100 ppm
arasında değişirken, dinoflagellat kistleri, dinlenme evresindeki zooplanktonlar ya da Bacillus
subtilis sporları için bu miktar 486-2500 ppm’e kadar çıkabilmektedir [32]. Bunun yanısıra
canlının su içerisinde bulunma şekli de klorun etkisi açısından önemlidir. Suda serbest yaşayan
bakteriler ile kabuklu canlılara tutunmuş olan bakterilerin klor ile etkisizleştirilmesi için gerekli
süre ve konsantrasyon da farklıdır. Klor ile arıtma metodunda çoğu bakteri, mikroalg ve
zooplanktonlarda %100’e yakın verimlilik elde edilmiştir [13]. Bolch ve Hallegraeff'in
yaptıkları çalışmalarda balast suyunu klor ile artımak için ton başına yaklaşık olarak 3,5 $
maliyet olduğunu saptamışlardır [33]. Klor ile arıtma yönteminde klor suya direkt olarak klor
bileşeni olarak eklenebileceği gibi, deniz suyundan elektroliz yolu ile de elde edilebilir. Dang ve
arkadaşlarının yaptığı çalışmalar deniz suyundan elektroliz ile elde edilen 3 ppm
konsantrasyonunda klor ile bakteri oranında %99.999, fitoplankton ve mezoplankton oranının
da %99 düşme olduğunu göstermişlerdir. Ancak elektroliz yönteminden elde edilecek olan bu
verim deniz suyunun kimyasına bağlı olarak değişir. Okyanus sularında klor oranı yüksek iken,
haliçlerde ya da nehirlerde bu oran daha düşüktür. Bu durum elde edilecek olan verimin
düşmesine neden olur [34]. Elektroliz ile klor elde edilmesi yöntemi, filtreleme ve UV
yöntemleri ile bir arada kullanıldığında, sistemden alınan verimde artış gözlemlenir. BaWaPla
projesi kapsamında yapılan deneyler göstermiştir ki, anot sıvısı balast suyunda bulunan
mikroorganizmaların arıtımında oldukça etkilidir. Anot sıvısının etkisi, sıvının klor derişimine
bağlı olarak artmaktadır [35].

Ancak klorun balast suyu arıtmasına yönelik bazı endişeler vardır. Elektroliz ile klor elde
etmeye yarayan sistemler en iyi 15ºC ve üzerinde çalışırlar ve 5ºC’nin altında işlevselliğini
kaybederler. Klor kullanımı balast tankı içerisinde organoklor oluşmasına da neden olabilir. 3
ppm’in üzerinde klor konsantrasyonunun trihalometan, haloasetik asit gibi toksik olan yan
ürünlerin oluşmasına neden olduğunu göstermiştir. Bu yan ürünler klorün ortamda doğal olarak

                                                                                             Sayı 4, 2015 GiDB|DERGi
   8   9   10   11   12   13   14   15   16   17   18