Page 40 - 04
P. 40

38 G.KOÇAN

                     Nesnel ve öznel değerlere bağlı olarak yapılan değerlendirmeler, bu yaklaşımların kullanmış
                     olduğu ahlâkî dilde de farklılıklar meydana getirir. Bu farklılıklar, değer ve ilke seçenekleri
                     arasından birini veya birlerini seçme ile ilgilidir. Her mühendislik tasarımı veya uygulamasının
                     belirli değer ve ilkeleri savunarak, ya da bazı değerleri veya ilkeleri yadsıyarak, ya da her ikisini
                     birden yaparak hep düzgüsel değer ve ilkelerle ilgili olduğu görülür. Burada mühendislik
                     uygulaması, bir sistemik bütünsel işlevselliğini ortaya çıkarmak amacıyla farklı bileşenleri bir
                     araya getirmek için değerlendirerek ve düzenleme yapmak yani farklı bileşenleri sistemsel
                     işlevsellik amacı etrafında değerlendirerek kurgulamaktır. Buradaki değerlendirme eyleminde,
                     bir yapının sistemsel işlevsel bütünlüğünün gerçekleşmesi amacı etrafında farklı bileşenleri
                     farklı uygulama seçeneklerine bağlı olarak seçmek ya da seçmemektir. Diğer ifadeyle, bir eserin
                     sistemsel işlevselliği etrafında yapılan her değerlendirme sonucunda tercih edilen dışsal
                     (çevresel) ve içsel (muhteva) ögeler kadar tercih edilmeyen dışsal (çevresel) ve içsel (muhteva)
                     ögeler de vardır. Her tek mühendislik uygulamasında bir üreten tasarlayan özne olarak
                     mühendis yani insan bir de bu mühendislik uygulamasının yöneldiği kullanıcı özne ya da
                     özneler, özneyle ilgili durumlar vb. vardır. Buradaki özne insan olabileceği gibi, bir hayvan,
                     hayvanlar, canlılar ya da tüm çevre de olabilir. Bu nedenle her bir mühendislik uygulamasını
                     üreten ve tasarlayan mühendis, kendisinin ya da karşısındakilerin veya genel anlamda çevrenin
                     değerini koruyacak biçimde tasarım ve uygulamada bulunabileceği gibi, onların değerine zarar
                     verecek biçimde de uygulamada bulunabilir. Bunun için her mühendislik tasarım ve
                     uygulamasının işlevi değerle, yani bir mühendislik eserinin, kullanıcılar açısından taşıdığı
                     anlamla ilişkilidir.

                     Nelerin yapılması, gerçekleştirilmesi veya geliştirilmesi gerektiği yani nelerin iyi olduğu, iyi
                     olan şeyler ve doğru olan davranışlar arasında bir önceliğin olup olmadığı ve bir iyilik ve
                     doğruluk adına başka iyiliklerden veya doğruluklarda vazgeçilip geçilemeyeceği gibi bazı
                     önemli etik (etik, ister doğru olanı yapma ya da iyiyi gerçekleştirme, isterse de iyiyi geliştirme
                     şeklinde anlaşılsın) sorunlar vardır.

                     Bir eylemin yapılmasının etik açıdan zorunlu olarak doğru olup olmadığının belirlenmesi ya da
                     bir şeyin iyi olup olmadığına karar verilmesi noktasında üç temel etik değerlendirme alanı
                     vardır. Bu etik değerlendirme alanları: 1. Kişi tabanlı değerlendirme: Kim, nasıl ve neden bir
                     eylemi gerçekleştirir? 2. Eylem tabanlı değerlendirme: Kişi ne yaptı ve hangi eylemi nasıl
                     gerçekleştirildi? 3. Sonuç tabanlı değerlendirme: Bir eylemin gerçekleştirilmesinden ortaya
                     çıkan sonuçlar nelerdir? Bu sonuçlardan kimler nasıl ve ne şekilde etkilendi?

                     Bu değerlendirme alanlarına bağlı olarak günümüzde etik olgusu dört temel kategori etrafında
                     önem kazanır: Bunlardan birincisi, betimleyici etiktir. Belirli bir kural koyarak ya da değer
                     belirleyerek yapılması gerekeni belirtmek yerine, sadece var olanı yani durumu gözlemleyerek
                     betimlemelerde bulunur. Betimleyici etik, gözlemlenen eylem ve davranışlara ilişkin hiçbir
                     yargıda bulunmaz. Bunun yerine eylem ve davranışları açık bir şekilde tanımlayarak
                     anlaşılmalarını sağlamaya yönelik çalışmaları içerir (Stevenson, 1963). İkincisi, meta-etiktir.
                     Meta etik yargıların özellikleri, doğası ile ilgilenir. Etik ilke, değerlerin ve yargıların doğasını,
                     kaynağını ve anlamını inceler. Meta-etik, dilin ve normatif sistemlerdeki mantıksal ilişkilerin
                     çözümleyici incelemesini yapar (Railton, 2010). Üçüncüsü, düzgüsel (normatif) etiktir.
                     Düzgüsel etik ahlaki yargıların kapsamı, doğru ve yanlış ölçütlerinin neler olduğu yani değerler
                     ve ilkelerle ilgilenir. Düzgüsel etik, doğru eylemleri yanlış eylemlerden ayırmak amacıyla değer
                     ve ilkeleri açıklayarak belirlemeye çalışır (Kagan, 1998). Dördüncüsü, uygulamalı etiktir.
                     Uygulamalı etik, ilke ve değerlerin özel sorunsallara uygulanabildiği alanlara odaklanır. Bu

GiDB|DERGi Sayı 4, 2015
   35   36   37   38   39   40   41   42   43   44   45